Bu yılki Dinamikler, PMI’ın 2013 EMEA Kongresi’nin Mayıs’ta İstanbul’da olması nedeni ile, geleneği bozarak, Nisan’da değil, Mart ayında yapıldı. Kongre, 22-23 Mart 2013’te başarı ile gerçekleşti. Bu yılki tema “Az ile Daha Fazla” idi. Pek çok konuşma tema ile ilgili olmasa da 🙂 , bu yıl da farklı sektörlerden proje yönetimi profesyonelinin deneyimlerini dinleme ve kendileri ile sohbet etme olanağı bulduk.
Şimdi Kongre’de katıldığım sunumlarla ilgili notlarım:
• 1. Oturum – AB’de Proje Yönetimi ve Uygulamaları Paneli
Panelin moderatörlüğünü başarılı AB projeleri gerçekleştiren WYG MENA’nın Bölge Genel Müdürü Levent Erkan yaptı. İlk panelist olan AB Bakanlığı Proje Uygulama Başkanlığı – Başkan Bülent Özcan AB destek türleri, IPA öncelikli alanları, AB’nin proje yönetimi yaklaşımları ve PraG dokümantasyonu hakkında oldukça ayrıntılı ve aydınlatıcı bilgiler verdi. Diğer panelistler Kamran Kuru (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) ve Asım Göker Keskin (İŞKUR) de kendi kurumlarındaki AB projelerinden bahsetti.
Açıkça söylemek gerekirse, panellerde tabii ki PowerPoint sunum desteği gerekmiyor, ama Bülent Bey’in ayrıntılı PowerPoint sunumundan sonra, Kamran Bey ve Göker Bey’in konuşmalarının PowerPoint sunumla desteklenmemiş olması, onlar için dezavantaj oldu.
• 4. Oturum – Yönetim ve Organizasyon Çerçevesi (Serbest Sunumlar)
İlk sunumda PricewaterhouseCoopers (PwC) Şirket Ortağı Oktay Aktolun, PwC tarafından yapılan araştırmalar sonucu, proje yönetiminde güncel ve önemli görülen konuları aktardı. Araştırmalar Türkiye’de yapılmamış, ama dünyadaki yaklaşımların Türkiye için de geçerli olduğunu gördük. Örneğin:
- Projeler ve proje portföyleri şirket stratejileri ile uyumlu olmalı.
- Proje ve portföy yönetimi şirkete rekabet avantajı sağlar.
- Kurumsal PY olgunluk seviyesi yükseldikçe proje performansı da artar.
- Proje ve portföy yönetiminde dünya genelinde benzer riskler var: tahminleme riskleri, üst yönetim desteği / iletişim / paydaş katılımı eksikliği, kapsam değişiklikleri gibi.
- İK’nın, araçların ve metodolojilerin etkin şekilde kullanılması şart.
İkinci sunum Primas Consulting Yöneticisi Anton Lorenz’in projelerdeki “gerçekleri görme anları” idi. Proje yöneticilerinin zaten bildikleri ve farkında oldukları projedeki önemli zamanları, karar alma durumlarını listeledi: ilk tanışma, başlatma toplantısı, görev-sorumluluk atama, planın yayınlanması, müşteri ile durum toplantıları, çatışma çözümleme, kapanış toplantısı gibi.
Akurgal Teknoloji’nin kurucusu Ali Akurgal Hocanın yaptığı üçüncü sunum ise, Kongre temasına en çok uyan sunumdu bence. Ali Hoca “teknoloji edinmeyi yönetme” temasına değindi, verdiği “az ile daha fazla” örneği (sadece bir araştırmacı ile kısa sürede yaptıkları bir prototip sistem demosu) gayet etkileyici idi. Ali Hoca’nın sempatik tavrı ve sunumun doyuruculuğu nedeni ile benim en beğendiğim sunumlardan biri oldu.
• 6. Oturum – Olimpiyat Paneli
Moderatörlüğünü Spor Yazarı Atilla Gökçe’nin yaptığı panelde, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Prof. Uğur Erdener, Dünya Spor Yazarları Birliği Bşk. Yrd. Esat Yılmaer ve NTVSpor Yazarı Mert Aydın 2020 Olimpiyadı için İstanbul’un adaylığı ve yapılan hazırlıklar ile ilgili bilgi verdi. Tema ile hiçbir ilgisi olmasa da, değerli panelistler ve verilen ilginç bilgiler sayesinde çok güzel, soru-cevaplı, interaktif bir panel oldu.
• Turkcell Gn.Md.Yrd. (İK) Meltem Kalender’in sunumu
Proje yönetiminde insan kaynağının yönetimi çok önemli, Meltem Hanım da bir PY değil, bir İK uzmanı olarak, projelerde insan yönetimi için önemli noktaları vurguladı. Motivasyon, güven, liderlik gibi konuların altını çizen Meltem Hanım’ın sunumu gayet keyifli geçti.
• Yalın Enstitü Genel Sekreteri Ülkü Kulaç’ın sunumu
Ülkü Hanım’ın “yalın” (lean) yaklaşım hakkında bilgi verdiği sunum, özellikle konu ile daha önce ilgilenmemiş katılımcılar için çok faydalı oldu. “Yalın” yaklaşım, israftan arındırılmış mükemmel süreçler, ilk seferde doğru işi yapmak, kaynakları sadece değer yaratan işlere yöneltmek gibi özellikleri ile, Kongre temasına en uygun konulardan biri idi.
• 9. Oturum – Bilişim Çerçevesi (Serbest Sunumlar)
İlk sunumda, Information Systems Security Association (ISSA) Türkiye Bşk. Yrd. Mustafa Komut ISO 27001 bağlamında bilgi güvenliğinde risk yönetimi hakkında genel bilgi verdi. İkinci sunumda ATOS International’dan Global Program Direktörü Peter Van Tintelen ATOS’un Global Geçiş ve Dönüşüm Yönetimi yaklaşımını anlattı, ancak sunum maalesef hazır bir ATOS PowerPoint dokümanından yapıldığı ve Kongre’ye uyarlanmamış olduğu izlenimi yarattı (içerik kesinlikle sunum süresi olan 30 dakikaya sığabilecek büyüklükte değildi). Üçüncü sunumda ise, Vakıfbank Gn. Md. Yrd. (IT) Ali Engin Eroğlu büyük dönüşüm projelerindeki yaklaşımları ve deneyimlerini aktardı, ancak bence sunum içeriğinin basitliği nedeni ile, sunum etkili olmadı.
• 11. Oturum – Agile Paneli
Bu oturum panel gibi değil, üç ayrı sunum şeklinde gerçekleşti. Önce Thoughtworks’ten PY Elif Özdemir Agile yaklaşım ile ilgili temel bilgileri verdi. İkinci olarak, Akbank’tan Scrum Master Tolga Kombak özellikle Kaizen’deki “muda”, yani çöplerin azaltılması ile Scrum’daki “retrospective” toplantıları konularına eğildi. Son olarak da Sony’den Yazılım Mühendisi Lemi Orhan Bilgin projelerinde Agile yaklaşımları nasıl uyguladıklarını ve bu bağlamda bazı altın kurallarını (* başarısız olacaksan, erken ol -fail fast-; * sertifikaya değil, kaliteli yazılım geliştirme pratiklerine önem ver; * takım çalışmasını destekle; * bilgi paylaşım ortamı oluştur vb.) aktardı. Her üç konuşmacının da sunumları gayet güzel hazırlanmıştı, ayrıca konuşmacılar, katılımcılara verdikleri yeterli ve doyurucu yanıtlarla, gerçekten işlerini bilerek ve iyi yaptıklarını gösterdiler.
Kongre sonunda genel izlenimim ise şöyle özetlenebilir:
• Maalesef konuşmacılar Kongre temasını genelde dikkate almıyorlar. (Bunun nedeni, özellikle sponsor kuruluşların konuşmalarına öncelik verilmesi ve bu kuruluşların da öncelikle eldeki hazır konuları aktarmaları olabilir diye düşünüyorum.) Bu durumda Kongre’de yapılan ankette “sonraki Kongre’nin hangi temayı ele almasını istersiniz” sorusu gereksiz oluyor, insan ister istemez “nasıl olsa sunumların ancak onda biri o temada olur” diyor.
• Keşke STK’mızın ekonomik gücü olabilse de, Kongre’yi yapmak için ekonomik destek ihtiyacı çok büyük olmasa. Böyle olursa, bir hakem heyeti oluşturulup konuşmalar değerlendirilip katma değeri daha yüksek ve Kongre temasına uygun olanların sunulması sağlanabilir. Hatta makale sunumları da olsa, ne güzel olur. (Bazı katılımcılardan “konuşmaların çoğu maalesef çok faydalı değil, ya beylik, çok bilinen konular, ya kurum tanıtımı var, PMP için PDU toplamasam gelmem” yorumunu duydum. 😦 )
• Oturumları panel ile sunum arasındaki farka dikkat ederek organize etmek gerek. Belli bir konuyu uzmanlar farklı açılardan sohbet havasında tartışacaklarsa, evet, panel uygun oluyor. Olimpiyat paneli çok iyi bir örnekti. Ama üç tane konuşmacı ayrı ayrı başlıkları sunumlar üstünden anlatacaklarsa, o zaman ona panel dememek gerek. Örneğin Agile panel olmadı, Agile ile ilgili üç ayrı içeriği aktardılar, üç tane güzel sunum oldu.
Önümüzdeki yıl Dinamikler’de tekrar görüşene kadar, benden bu kadar…